4 Şubat 2010 Perşembe

Summer of Rock vol. 4 – Festival 1. Gün


Hala okuyan kaldı mı bilmiyorum ama birden şu konser yazı dizisine dönmek isteği duydum içimde. Eh, yapacak başka iş yok nasılsa, parmakların tozunu alalım biraz...

Kaliakra Rock Festivali'nin ilk günü saat 17:00 civarları...

Sabah vardığımız festival alanından direk denize gidilmiş; kum + güneş + deniz + sahildeki bakkalın çaldığı Iron Maiden efsaneleri eşliğinde gazımız alınmış; marketten alınan ton balığı, diet kola, konserve mısır eşliğinde geç bir öğlen yemeği yenmiş sonra da konser için hazırlanmak sebebiyle çadıra dönüş yapılmıştır.
Kısa bir öğleden sonra uykusundan sonra gözlerimi açtığımda kulağıma bir yerden canlı müzik çalındı. Hemen çadırdan fırlayıp arkadaşların yanına gittim, “Ne oldu? Çok uyuyup konserin başını mı kaçırdım yoksa?” diyerek; değilmiş. Lauren Harris'in ilk günün açılışını yapmak için sahneye çıkmasına daha 2 saat var ama Harris ve grubu sound check için çoktan sahneye çıkmışlar. Stadyuma giriş hala kapalı ama içerden bangır bangır “sound check” geliyor. Bu sayede hem konser öncesi tüm şarkıları tekrar hatırlamış, hem playlisti öğrenmiş hem de o tembel festival akşamına hazırlığımıza hoş bir arka plan müziği eklemiş oluyoruz. Sağolasın Lauren.

Neyse sonra kıyafetler giyiliyor; pet şişe'nin içine marketten 2 liraya alınan 250'lik votka dolduruluyor; ve stadyuma giriş için sıraya ekleniliyor. Burada öğreniyorum ki her sene bir talihli çekiliş sonucu Harley Davidson kazanırmış. O yüzden içeri girmeden önce herkes masaya gidip biletini gösterip bileklik alırken bilet numarası ile birlikte adını ve tel numarasını bırakıyor. Bu yüzden işlem biraz yavaş olmakla beraber Harley'in bana çıkacağından emin olduğum için pek şikayetçi olmuyorum. Daha sonra listeye adımı soyadımı ve telefon numaramı yazdığımda Bulgar görevlinin yüzündeki garip bakış ise acı gerçeği anlamamı sağşıyor; “Çekilişi kazansam bile adımı doğru düzgün okuyacak bir eleman olmadığı için yeniden çekiliş yaparlar, zaten telefon numaram da bi garip”



Fosforlu yeşil karton plastik karışımı bilekliğimi aldıktan sonra elimde votka dolu pet şişeyi sallaya sallaya stadyuma giriyorum. Kendi leş gibi votka koktuğu için üstümü araya güvenlikçi eleman şişedekinin ne olduğunu çakmıyor. Böylece hava kararmadan hala temiz ve yumuşak yeşil çimlere girip ayakkabıları atıyorum ve malak gibi çimenlere yayılıp sek votkamı yudumlamaya başlıyorum, büyük keyif...

Sonra Lauren Harris tekrar sahneye çıkıyor. Müzik bildiğin Hard Rock ama sözler Avril Lavigne'in ilk dönemi olgunluğunda, ama metalciliği baba mesleği olarak icra eden Lauren Harris sahne hakimiyeti koonusunda çok başarılı. Her ne kadar memebang ve götbang konusunda headbangden daha başarılı olsada poz vermeyi çok iyi biliyor ve babasından da bir iki numara kapmış. Ekibi de ona ayak uydurmuş.






Bu eğlenceli girişin ardından kutusu 1.5 lira olan alman biralarımızı içerek Mötley Crüe'u bekliyoruz.

Onlarda bizi biraz bekletiyor ama öyle güzel bir sahne hazırlanmış ki beklediğimize deymiş. Gitar ayaklıkları gördüğüm en iyileri olabilir. Sahne bir mağaraya benzeyecek şekilde kurulmuş ve çok güzel bir ışık ortamı var. Tommy Lee tam bomba, arkada olmayı egosuna yediremeyip her şarkı arasında bateriden ayrılıp sahne önüne gelen, portatif mikrofonuyla şarkı aralarında seyirciyle konuşan kişi sürekli o. Mötley Crüe tekrar bir araya gelmeden önce çıkardığı solo konsept albümle dikkatleri üzerine çeken Nikki Sixx ise benim gözlerimi üzerinden alamadığım adam. Belkide grubun tekrar albüm yapıp turneye çıkmasına in ayak olan kişi hiç ön plana çıkmadan, hatta biraz silik, kendi kendine çalıyor. Bu Mötley Crüe'nün Avrupa Turnesinin son konseri belkide bu yüzden bir yorgunluk olabilir.

Saint of LosAngeles ve Nikki'nin solo projesi olan Sixx A.M. Den birer ikişer şarkı çalınan konser daha çok bir Best Of Mötley Crüe havasında geçiyor. Shout At the Devil; Girls, Grils, Girls ve derken konserin sonu geliyor. Turnenin kapanış konseri olması dolayısıyla Tommy Lee ile beraber tüm grup piyanonun başına geçiyor ve Home çalınıp söylenerek efsaneler sahneden uğurlanıyor.







Bizde hafif alkollü hafif yorgun ama çok mutlu, çadırımıza dönüyoruz.




Kendi çekimim olan bu bulanık şeyler haricinde daha güzel çalışmalar için Kavrna Belediyesinin resmi internet sitesine bakabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder