26 Ağustos 2011 Cuma

hayyam olsam

"Söylesene," dedi Brutha suyunu yudumlayarak, "buralarda tanrılar hakkında bilgisi olan biri var mı?"
"Bu tür bir şey için sana rahip lazım," dedi meyhaneci.
"Hayır, demek istediğim...tanrıların ne olduğu...tanrıların nasıl var olduğu...o tür şeyler," dedi Brutha meyhanecinin tuhaf sohbet yöntemiyle güreşerek.
"Tanrılar o tür şeylerden hoşlanmaz," dedi meyhaneci. "Bazı geceler, biri fazla içtiği zaman burada da o tür şeyler konuşulur. Tanrıların gerçekten var olup olmadığı hakkında kozmik spekülasyonlar. Sonra bir bakmışsın çatıdan aşağı, üzerinde "Evet, varız," yazılı bir not olan bir yıldırım düşüyor ve dumanları tüten bir çift sandalet buluyorsun. Bu tür şeyler metafizik spekülasyonların tüm ilginçliğini alıp götürüyor."
***********
İnsanlar! Çimenlerin yeşil olduğu, güneşin her gün doğduğu ve çiçeklerin düzenli olarak meyveye dönüştüğü bir dünyada yaşıyorlardı...ve etkilene etkilene neyden etkileniyorlardı? Ağlayan heykellerden. Ve suyun şaraba dönüşmesinden! Zilyonlarca sene beklemeye razıysanız, zaten gerçekleşecek olan basit bir kuantum-mekaniksel tünel etkisiydi bu. Asmalar, üzümler, zaman ve enzimler aracılığıyla güneş ışığının şaraba dönüşmesi daha etkileyici değilmiş ve sanki her zaman olmuyormuş gibi....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder